
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, her yıl bütçeden aslan payını eğitime ayırdıklarını söyledi. “Bu yıl da geleneği bozmayarak yaklaşık 1 trilyon 620 milyar lirayı eğitime tahsis ettik.” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğitime harcanan her kuruşun Türkiye’nin aydınlık yarınlarına yapılan muazzam bir yatırım olduğunun bilinciyle hareket ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Ataşehir’deki Ahmet Keleşoğlu Fen Lisesi’nde düzenlenen Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Tanıtım Programı’na katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan burada bir konuşma gerçekleştiriyor. Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:
"Her yıl bütçeden aslan payını eğitime ayırdığımız gibi, bu yıl da geleneği bozmayarak yaklaşık 1 trilyon 620 milyar lirayı eğitime tahsis ettik. Eğitime harcanın her kuruşun Türkiye’nin aydınlık yarınlarına yapılan muazzam bir yatırım olduğunun bilinciyle hareket ediyoruz.
Şartlı eğitim yardımından, barınma ve bursların artırılmasına, ücretsiz yemek hizmetinden, ücretsiz ders kitapları ve yardımcı kaynaklara kadar çok kapsamlı adımlar attık. Sadece son bir yılda 19 milyon 600 bin öğretim materyalinin baskı ve dağıtımı yapıldı. Yine bu sene 20 milyon 385 bin adet yardımcı kaynak kitabı öğrencilerimize ulaştırdık.
"OECD ORTALAMASINI YAKALAMIŞ BULUYORUZ" 2003 yılından bu güne kadar toplam 372 bin 995 adet yeni derslik yapımını tamamlayarak, eğitim camiamızın hizmetine sunduk. Geride bıraktığımız 1 yılda 13 bin 715 yeni dersliği ülkemize kazandırdık. Derslik başına düşen öğrenci sayısını ilköğretimde 23’e, ortaöğretimde ise 22’ye indirdik. Bu oranlarla OECD ortalamasını yakalamış bulunuyoruz.
Bu sene atayacağımız 20 bin yeni öğretmenle eğitim ordumuzu daha da güçlendireceğiz. Milli Eğitim Bakanlığımız süreci şeffaf bir şekilde yürütüyor. Sadece atama boyutunda değil, özlük hakları ve mali imkanlar açısından da öğretmenlerimizi destekliyoruz. Söz verdiğimiz üzere öğretmenlerin ek göstergelerini 3600’e çıkardık. Fatih Projesi'yle 619 bin etkilişimli tahtanın kurulumunu yaptık. Üniversiteye girişteki katsayı farklılıklarını giderdik. Meslek okullarına üvey evlat muamelesi uygulamasına son verdik. Mesleki eğitim politika belgesini oluşturduk.
ÖĞRETMENLİK AKADEMİSİ MECLİS'E GELİYOR
Öğretmenlik Mesleği ve Milli Eğitim Akademisi kurulmasıyla ilgili kanunun hazırlıklarını tamamladık. İnşallah yakında Meclisimizde görüşmeleri başlayacak.
"AİLE BİZİM İÇİN HAYATİ ÖNEME SAHİP"
Bu sene seçimlik dersler havuzunu biraz daha genişlettik. Nezaket ve görgü kuralları, Türk toplumsal yapısında aile gibi dersleri ilave ederek ailelerimizden gelen talebi karşıladık. Aile konusu son günlerde altını çizdiğim üzere bizim için hayati öneme sahiptir. Çok erken yaşlardan itibaren çocuklar, küresel kültürün dayatmalarına maruz kalmaktadır. Bunların en başında da cinsiyetsizleştirme projeleri vardır. Çizgi filmlerden, sinema yapımlarına, dijital oyunlardan, sosyal medyaya kadar pek çok alanda evlatlarımız bu projelerle sık sık karşılaşıyor. Amerika başta olmak üzere birçok batı ülkesinde ailelerin temel endişe kaynağı, çocukları objeleştiren bu sapkın akımlardır.
"KENDİNİ YENİLEMEYEN ÜLKELER YARIŞIN DIŞINDA KALMAYA MAHKUM"
Değişimi kaçıran, gerisinde kalan değil, değişimi yakalayan bir anlayışla hareket etmek gerekir. Dünya değiştirken, Türkiye nasıl aynı kalmıyorsa bütün unsurlarıyla eğitim sistemimizin de yerinde sayması beklenemez. Her gün yeni bir gelişme oluyor, yeni fikirler, buluşlar, yöntemler ortaya çıkıyor. Yapay zeka ve insansız teknolojiler giderek günlük hayatımızın bir parçası haline geliyor. Teknoloji devrimi karşısında kendini yenilemeyen ülkeler dünyadaki yarışın dışında kalmaya mahkumdur.
Eğitimin ömür boyu devam eden, yaşayan, canlı ve dinamik bir süreç olduğunu hepimiz gayet iyi biliyoruz. Burada mühim olan yenilenmekle birlikte köklerden kopmamaktır. Önemli olan, bu ülkenin varlığını borçlu olduğu değerlerle olan bağının her şart altında muhafaza edilmesidir.
"EN ÇETİN MÜCADELEYİ BASKICI ANLAYIŞA KARŞI VERDİK"
Daha önce eğitimin alt yapısı gibi, temel değerlerinde de sorunlar vardı. Cumhuriyet tarihimizin önemli bir bölümünde bizi yansıtan bir eğitim modelimiz malesef olmadı. Eğitim sistemimiz daha çok ezbere ve ezberciliğe dayanıyordu. Hayata hazırlamak yerine, sınava hazırlamayı önceleyen bir anlayış sisteme damgasını vurdu. Sanata, spora, kültüre, edebiyata hak ettiği değeri vermeyen, soru sormayı yeterince teşvik etmeyen bir eğitim sistemiyle uzun yıllar idare ettik. Yasakçılık ve tek tipleştirme bu dönemin bir başka özelliğiydi. Meslek liselerinin ve imam hatip okullarının katsayı engeliyle önü kesildi. Başörtüsü sadece lisede değil, üniversitede, kamuda bile yasaktı. İktidarlarımız döneminde en çetin mücadeleyi yasakçı ve baskıcı anlayışa karşı verdik. Birileri bu ülkede yasakların kalkmasını istemediler. Adaletsizliklerin giderilmesini istemediler. Göbeğini kaşıyan adam diyerek aşağıladıkları insanların çocuklarını, kendileriyle aynı imkanlara sahip olmasını hiçbir zaman istemediler.
"KİMSEYİ ZORLAMA YOK, GÖNÜLLÜLÜK ESAS"
İş dünyasından, siyasete, medyadan, akademiye uzanan bir yelpazede bu çevrelerin halen kümelendiğini biliyoruz. Eskisi kadar sesleri çıkmasa da bunlar buldukları her fırsatı kullanıyor. Buna geçtiğimiz günlerde Ankara’da yeniden şahit olduk. Öğrencilerimizin bir sınav öncesinde velileriyle birlikte camiye davet edilmesi, birilerini son derece rahatsız etti. Burada kimseyi zorlama yok. Sadece gönüllülük esasına göre bir davet var. Ama aralarında gazeteci, siyasetçi, sendikacı olan kimi çevreler buna bile tahammül edemiyor. Güya laiklik maskesiyle kendi zihin dünyalarındaki faşizmi gizlemeye çalışıyorlar. Laikliği din ve inanç karşıtlığı gibi anlayan ve bunu herkese dayatan 28 Şubat artıklarına biz bugüne kadar boyun eğmedik, eğmeyiz."
Ziyaretçiler Göremez, Görmek için
Giriş yap veya üye ol.