
Düşük tansiyon hastaları, tansiyon seviyeleri normalin altında seyrettiğinden iftar ve sahur arasındaki uzun açlık süresinde dikkatli olmalıdır.

DÜŞÜK TANSİYON HASTALARI ORUÇ TUTABİLİR Mİ? Oruç tutmanın temel amacı, dini vecibeyi yerine getirmektir ancak sağlık sorunları bulunan bireylerin oruç tutarken bu sürece uyum sağlayıp sağlayamayacağı önemlidir. Diyanet İşleri Başkanlığı ve tıp uzmanlarına göre, kişinin sağlığı veya doktoru tarafından konulan yasak söz konusuysa oruç tutmama hakkı vardır. Düşük tansiyon hastaları, kan basınçlarını dengede tutmakta zorlandıklarından oruç sırasında baş dönmesi, halsizlik, çarpıntı ve baygınlık riskiyle karşılaşabilir. Bu nedenle uzman hekimle görüşerek, gün içinde sıvı dengesini korumaya yönelik tavsiyeler alarak, tansiyon değerlerini takip ederek karar vermek gerekir. Sağlık durumu elverişli ise ve doktor tarafından onay alındıysa orucun getirdiği manevi huzura katkı sağlayabilir. Ancak böyle bir hastalık durumunda bilinçli yaklaşmak, doktor gözetiminde hareket etmek ve aşırı risk almamak daha sağlıklı bir yöntemdir. DÜŞÜK TANSİYON HASTALARI ORUÇ SÜRESİNCE NASIL BESLENMELİDİR? Düşük tansiyon hastaları oruç süresinde doğru ve dengeli beslenerek tansiyonlarını mümkün olduğunca stabil tutmalıdır. Sahur ve iftar öğünlerinde tuz oranı makul ölçüde ayarlanmış besinlere, potasyum ve magnezyum içeren gıdalara yer verilmesi önerilir. Uzun süren açlık süresince vücudun sıvı dengesi bozulabileceğinden, sahurdan itibaren yeterli su alımı önem taşır. Muz, ıspanak ve kabak gibi potasyum açısından zengin sebze meyveler düşük tansiyonu dengeleyici etki gösterebilir. Kan şekerini hızlı yükseltip ardından hızlı düşüşe sebep olan rafine şekerli gıdalar yerine tam tahıllı ekmek, yulaf gibi kompleks karbonhidratlar tercih edilmelidir. Protein ihtiyacını karşılarken yağlı ve ağır yemeklerden kaçınmak da faydalı olabilir. Sahurda açlık süresini mümkün olduğunca rahat geçirmek için sağlıklı yağ kaynakları ve yavaş sindirilen besinler seçmek tansiyon dengesini korumaya yardımcı olur. Uzman hekim veya diyetisyen önerileri doğrultusunda kişiye özel bir beslenme planı, düşük tansiyon hastalarının oruç tutarken daha rahat etmelerini sağlayabilir. DÜŞÜK TANSİYON HASTALARI ORUÇ TUTARKEN HANGİ BELİRTİLERE DİKKAT ETMELİDİR? Düşük tansiyon hastaları oruç tutarken en çok baş dönmesi, halsizlik, bayılma hissi, mide bulantısı ve ani terleme gibi semptomlara dikkat etmelidir. Bu belirtiler, vücudun susuz veya yetersiz besin alması sonucu tansiyonun daha da düşebileceğini gösterir. Aşırı yorgunluk veya görmede bulanıklık da belirgin uyarı işaretlerindendir. Kan basıncının ani şekilde düştüğü durumlarda çarpıntı veya kalp atışında düzensizlik hissedilebilir. Vücut sıvı dengesini korumakta zorlanırsa, kas krampları ya da konsantrasyon sorunları ortaya çıkabilir. Bu tür yakınmaların artması halinde oruç tutmaya devam etmek riskli olabilir. Mutlaka doktor gözetiminde hareket etmek, gündelik tansiyon ölçümlerini aksatmamak ve eğer belirtiler şiddetlenirse orucu bozmaya dair dini görüşleri incelemek önemlidir. Sağlığı tehlikeye atan durumlarda, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ilgili hükümleri doğrultusunda öncelik her zaman canın muhafazasıdır. DÜŞÜK TANSİYON HASTALARI ORUÇ TUTMAYA KARAR VERMEDEN ÖNCE DOKTORA DANIŞMALI MIDIR? Düşük tansiyon hastaları, oruç tutmaya karar vermeden önce mutlaka doktora danışmalıdır. Çünkü her bireyin sağlık durumu ve hastalık seyri birbirinden farklıdır; tansiyonu düşük seyreden bir kişinin bilinçsizce uzun süreli açlık ve susuzluk dönemi yaşaması ciddi sorunlara yol açabilir. Doktor, kan basıncının ne kadar düşük olduğunu, eşlik eden başka rahatsızlıklar veya kullanılan ilaçların olup olmadığını dikkate alarak en doğru yönlendirmeyi yapar. Ayrıca günlük yaşamda kullanılan tansiyon ilaçları, takviye vitaminler veya kronik hastalıklara yönelik ilaçlar oruç sırasında nasıl düzenlenmesi gerektiğine dair bilgiler verir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın fetvalarına göre, sağlık durumuna zarar gelme ihtimali olanların oruç tutması zorunlu değildir. Bu nedenle, kişisel sağlığı tehlikeye atmamak ve ibadeti bilinçli biçimde yerine getirmek amacıyla hekim görüşü almak en sağlıklı yol olarak öne çıkar.

Düşük tansiyon hastaları oruç için hazırlık yaparken özellikle sodyum, potasyum ve magnezyum gibi minerallere önem vermelidir. Sodyum eksikliği tansiyon düşüklüğünü daha belirgin hale getirebildiğinden, iftar ve sahur öğünlerinde tuz alımını kontrol altında fakat yeterli miktarda sürdürmek gerekir. Potasyum, vücudun sıvı ve elektrolit dengesini sağlamaya yardımcı olur; ıspanak, avokado, muz, kavun gibi besinlerde bol bulunur. Magnezyum ise sinir ve kas fonksiyonlarının sağlıklı çalışması için önemlidir; badem, ceviz, tam tahıllı ürünler ve yeşil yapraklı sebzelerde bulunur. Bunların yanı sıra, protein içeriği yüksek gıdalar kan basıncını stabil tutmada rol oynayabilir. Tek yönlü beslenme yerine her öğünde sebze, meyve, et, balık gibi farklı besin gruplarından yeterli alım yapmak daha sağlıklı sonuçlar verir. Sahurda yavaş sindirilen tam tahıllı ürünleri tüketmek, oruç süresince tansiyon dengesini korumaya katkı sağlayabilir. DÜŞÜK TANSİYON HASTALARI ORUÇ TUTARKEN İFTAR VE SAHURDA NELERE DİKKAT ETMELİDİR? Düşük tansiyon hastaları oruç tutarken iftar ve sahurda dengeli beslenmeye özen göstermelidir. İftarda hızlı ve yoğun yemek yüklenmek yerine, hafif bir çorbayla başlayıp kısa bir ara vererek devam etmek kan basıncını aşırı dalgalanmalardan koruyabilir. Sahurda ise hem protein ve sağlıklı yağ içeriği yüksek hem de kan şekerini yavaş yükselten kompleks karbonhidratlar tercih edilebilir. Yeterli sıvı tüketimi, tansiyon düşüklüğünü engellemeye yardımcı olduğundan iftarla sahur arasında bol su içmek önemlidir. Tuzsuz veya düşük tuzlu beslenen kişilerin doktora danışarak kontrollü şekilde tuz alması da tansiyon dengelemede fayda sağlar. Lifli sebze ve meyveler sindirimi destekler, kabızlık riskini azaltır ve tokluk hissi vererek tansiyon dalgalanmalarını minimalde tutar. Tatlı tercihleri yapılacaksa da hafif, meyve içerikli seçenekler ön planda tutulmalıdır. Porsiyon kontrolüne dikkat etmek, vücudu yormadan gerekli besinleri almak açısından en sağlıklı yöntem olacaktır. DÜŞÜK TANSİYON HASTALARI ORUÇ TUTARKEN SU TÜKETİMİNİ NASIL YÖNETMELİDİR? Düşük tansiyon hastaları oruç tutarken su tüketimini planlamak, tansiyon dengesini sağlamak için büyük önem taşır. Vücutta yeterli sıvı bulunmadığında tansiyon daha da düşebilir ve baş dönmesi, halsizlik gibi sorunlar artış gösterebilir. Sahurdan iftara kadar sıvı alımı mümkün olmadığından, iftar ve sahur arasında bol miktarda su içmeye özen göstermek gerekir. Ancak bir kerede çok miktarda su içmek yerine, iftardan sahura kadar olan zaman dilimine yayarak azar azar tüketmek vücut için daha faydalıdır. Su dışında tansiyonu hafifçe destekleyebilecek ayran gibi içecekler de tercih edilebilir, ancak fazla kafeinli içecekler vücutta su kaybını artırabileceğinden dikkatli tüketilmelidir. Doktor veya beslenme uzmanı tarafından kişinin sağlık durumuna göre belirlenen günlük su miktarı esas alınarak hareket edilmelidir. DÜŞÜK TANSİYON HASTALARI ORUÇ TUTARKEN BAŞ DÖNMESİ VE BAYILMA RİSKİNE KARŞI NE YAPMALIDIR? Düşük tansiyon hastaları oruç tutarken baş dönmesi ve bayılma riskiyle karşılaştığında öncelikle mümkünse oturarak veya uzanarak dinlenmelidir. Tansiyonun aniden düşmesi sonucu oluşan bayılma hissi, beyne yeterli kan gitmemesiyle ilgilidir. Bu nedenle ayakları hafif yüksekte tutarak dinlenmek kan dolaşımını rahatlatmaya yardımcı olur. Sahur ve iftarda yeterli tuz, mineral ve protein alımı yapmak bayılma riskini azaltır. Oruç süresince ağır egzersizlerden kaçınmak, vücudun aşırı su ve elektrolit kaybına uğramasını önler. Eğer belirtiler sık veya şiddetli yaşanıyorsa doktorla görüşerek oruç konusunda yeniden değerlendirme yapmak gerekebilir. Diyanet İşleri Başkanlığı’na göre, sağlık riskleri bulunanlar için oruç farz değildir. Bu nedenle, böylesi durumlarda tıbbi önerilere uygun davranmak ve oruç konusunda esnek olmak büyük önem taşır. Aşırı yorgunluk veya dengesiz beslenme de bayılma riskini yükselteceğinden beslenme düzenine önem vermek şarttır.

Düşük tansiyon hastaları oruç tutarken hafif ve orta şiddette egzersizleri tercih edebilir. Yürüyüş, hafif yoga hareketleri ya da esneme egzersizleri gibi vücudu aşırı zorlamayan aktiviteler kan dolaşımını düzenli tutmaya yardımcı olur. Yoğun kardiyo antrenmanları veya uzun süreli, ter kaybını artıran egzersizler tansiyonu daha da düşürebilir. Bu nedenle egzersizleri, iftara yakın saatlerde yapmak daha sağlıklı olabilir. Vücut zaten gün boyu susuz kalacağından, öğleden sonra yapılan ağır egzersiz susuzluğu ve halsizliği tetikleyebilir. Orta tempolu yürüyüş gibi faaliyetler, kasları hareket ettirerek kan basıncını dengede tutmaya destek sağlar. Ancak yine de kişisel sağlık durumuna göre uzman bir doktordan veya fizyoterapistten öneri almak gerekir. Egzersiz süresince baş dönmesi, kalp çarpıntısı gibi belirtiler oluşursa egzersizi bırakmak ve istirahat etmek tavsiye edilir. DÜŞÜK TANSİYON HASTALARI ORUÇ TUTARKEN İLAÇLARINI NASIL DÜZENLEMELİDİR? Düşük tansiyon hastaları oruç tutarken düzenli ilaç kullanımı söz konusu ise mutlaka doktora danışarak ilaç saatlerini ayarlamalıdır. Bazı tansiyon ilaçları ve diüretikler vücuttan su atılmasını artırabilir, bu da oruç sürecinde istenmeyen tansiyon düşüklüğüne yol açabilir. Hekim, hastanın tansiyon değerlerine ve genel sağlık durumuna bakarak iftar ve sahur arasındaki ilaç alım çizelgesini düzenleyebilir. İlaçların tok veya aç karna alınması gibi hususlar göz önünde bulundurulmalıdır. Gündüz saatlerinde ilaç alması gereken kişiler için su tüketememek sorun yaratacağından, bu tip ilaçların zamanlaması yeniden programlanabilir. Diyanet İşleri Başkanlığı’na göre, ciddi sağlık zararı söz konusuysa oruç yerine farklı dini kolaylıklardan yararlanılabilir. Dolayısıyla ilacın aksatılması veya yanlış saatlerde alınması gibi riskler doğmadan uzman görüşü almak ve tedavi planını buna göre yapmak en güvenli yöntemdir. DÜŞÜK TANSİYON HASTALARI ORUÇ TUTARKEN AŞIRI YORGUNLUK VE HALSİZLİK SORUNU YAŞAR MI? Düşük tansiyon hastaları oruç tutarken vücudun enerji ihtiyacını karşılamakta zorlandığı için aşırı yorgunluk ve halsizlik sorunu yaşayabilir. Uzun süreli açlık, su ve elektrolit alımının kısıtlanması, düşük tansiyona ek yük bindirerek kişinin günlük faaliyetlerini yürütmesini güçleştirebilir. Özellikle sabah saatlerinde tansiyon seviyesi normalden daha düşük olabilir ve bu da halsizlik, çabuk yorulma gibi şikâyetleri artırır. Mineral ve vitamin bakımından dengeli bir sahur yapmak, iftarda da proteinden zengin ve sağlıklı karbonhidrat kaynaklarını tercih etmek bu belirtileri hafifletmeye katkı sağlar. İftar sonrası küçük yürüyüşler veya hafif egzersizler de dolaşımı hızlandırarak halsizliği azaltabilir. Aşırı yorgunluk tabloyu ilerletiyorsa, doktor değerlendirmesiyle oruç kararını gözden geçirmek ve belki de doktorun önerisiyle oruç tutmamak gerekebilir. DÜŞÜK TANSİYON HASTALARIN ORUÇ TUTMASI KONUSUNDA DİYANET'İN GÖRÜŞÜ NEDİR? Düşük tansiyon hastaları oruç konusunda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın genel görüşü, sağlık sorunları olduğunda ve doktor tarafından riskli görüldüğünde oruç tutulmamasının uygun olduğudur. İslam dininde kişinin beden sağlığına zarar verecek durumlarda oruç tutması zorunlu değildir. Bu durum, hasta kişiyi ibadet sorumluluğundan muaf tutar. Diyanet, kronik hastalığı veya sürekli kontrol altında olması gereken tansiyon düşüklüğü gibi rahatsızlıkları olan bireylerin doktora danışarak karar vermesini önerir. Eğer hekim orucun sağlığı ciddi biçimde tehlikeye atacağını belirtirse, kişi oruç tutmayabilir ve uygun gördüğü takdirde fidye verebilir. Ayrıca geçici rahatsızlık durumunda da oruç, sağlığın yerine gelmesi sonrasına ertelenebilir. Dolayısıyla Diyanet İşleri Başkanlığı, düşük tansiyon hastalarının kendi sağlık koşullarını öncelikle gözeterek hareket etmesini tavsiye etmektedir.

Düşük tansiyon hastaları oruç tutmaya başladıysa daha sık hekim kontrolüne gitmesi önerilir. Çünkü oruç sürecinde kan basıncında beklenmedik dalgalanmalar olabilir, vücudun sıvı-elektrolit dengesi değişebilir ve ilaç kullanım saatleri revizyona ihtiyaç duyabilir. Doktor, düzenli ölçümlerle hastanın tansiyon değerlerini takip eder ve gerektiğinde tedavi planında güncellemeye gider. Hastanın bayılma, baş dönmesi, ciddi halsizlik gibi şikâyetleri artıyorsa veya ek başka rahatsızlıklar baş gösteriyorsa bu kontroller çok daha kritik hale gelir. Oruç tutan hastanın durumu, laboratuvar testleri ve genel muayeneyle değerlendirilerek riskler en aza indirilebilir. Sağlık uzmanları, ibadetin kişinin genel sağlığına zarar vermeden yapılması gerektiği konusunda hemfikirdir. Gerektiğinde oruç ara verilebilir ya da hastanın tedavisi düzenlenene kadar ertelenebilir. Bu yaklaşım, düşük tansiyon nedeniyle yaşanabilecek komplikasyonları önlemek için önemli bir adımdır. DÜŞÜK TANSİYON HASTALARI ORUÇ TUTMAYA KENDİLERİNİ NASIL HAZIRLAYABİLİR? Düşük tansiyon hastaları oruç için kendilerini hazırlamak adına öncelikle günlük beslenme düzenini gözden geçirmelidir. Oruç öncesi yeterli vitamin ve mineral alımına odaklanmak, vücudun bağışıklık sistemini destekler. Su tüketimini artırarak, özellikle tuz ve diğer elektrolit seviyelerini dengede tutmaya özen göstermek de önemlidir. Eğer doktor onay veriyorsa hafif egzersizlerle kardiyovasküler sistemi güçlendirmek, oruç süresindeki kan basıncı dalgalanmalarını azaltabilir. Uyku düzenini ramazan ayına uygun hale getirmek de sahura kalkışla birlikte önemli bir ihtiyaçtır. Stres yönetimine yönelik teknikleri şimdiden uygulamaya başlamak oruç dönemi geldiğinde daha sakin ve dengeli olmaya yardımcı olur. Ayrıca doktorla önceden görüşüp ilaçların nasıl düzenleneceğini, hangi saatlerde alınacağını planlamak da olası riskleri azaltan bir tedbirdir. Bu hazırlıklar, düşük tansiyon hastalarının oruç dönemini daha güvenli ve sağlıklı geçirmesine katkı sağlar.

Düşük tansiyon hastaları oruç tutarken kendini sürekli zorlanmış hissederse öncelikle tansiyon değerlerini sık sık kontrol etmelidir. Baş dönmesi, terleme, çarpıntı veya baygınlık hissi gibi belirtilerde istirahat edip sıvı tüketmek gereklidir. Diyanet İşleri Başkanlığı fetvalarına göre, sağlık tehlikesi söz konusu olan kişiler oruç tutmama hakkına sahiptir. Bu sebeple, doktorla görüşerek oruç sürecini kesmek veya ertelemek vücudu korumak açısından önemlidir. Manevi vecibeyi yerine getirirken, beden sağlığına zarar verilmemesi esastır. Tansiyon düşüklüğü çok şiddetliyse ve ek rahatsızlıklar oluşuyorsa, iftarı beklemeden orucu bozmak sağlık açısından daha doğrudur. Hastanın ilaç düzeni, beslenmesi veya su tüketimiyle ilgili yeni bir planlama yapılması yararlı olabilir. Kişi, bu konuda dini kaynaklardan ve uzmanlardan aldığı bilgilerle sorumluluk bilinciyle karar vermelidir. DÜŞÜK TANSİYON HASTALARI ORUÇ KONUSUNDA HANGİ UZMAN GÖRÜŞLERİNİ DİKKATE ALMALIDIR? Düşük tansiyon hastaları oruç konusunda öncelikle kardiyoloji, dahiliye veya aile hekimi uzmanlarının görüşlerini dikkate almalıdır. Çünkü tansiyon dengelemesi ve hastanın ilaç kullanım takibi bu branşlardaki hekimlerin yönlendirmeleriyle netleşir. Ayrıca beslenme planlaması ve diyet listeleri için bir diyetisyene danışmak, iftar-sahur arasında dengeli menüler oluşturmak açısından yararlıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın konuyla ilgili görüş ve fetvaları da dini sorumluluk açısından yol gösterir. Bu kaynakların tamamı birlikte değerlendirildiğinde, kişinin hem ibadet vecibesini doğru şekilde yerine getirmesi hem de sağlığını koruması daha mümkündür. Zira düşük tansiyon hastalarının vücudu, uzun süreli açlık ve susuzluğa farklı tepkiler verebilir. Bu nedenle, hastanın durumu göz önüne alınarak hekimin önerdiği tedbirler eşliğinde oruç kararı verilmesi en doğru yaklaşım olarak kabul edilir.Kaynak: diyanet.gov.tr
Ziyaretçiler Göremez, Görmek için
Giriş yap veya üye ol.