
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, NTV'de katıldığı canlı yayında, Suriye'de SDG'nin vakit kaybetmeden, gönüllülük içerisinde merkezi hükümetle bir anlaşmaya varması gerektiğini söyledi. Fidan "Güvenlik için Türkiye'nin şahit tutulması önemli" dedi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, NTV'de katıldığı canlı yayında Burcu Kaya ve Ahmed Arpat'ın sorularını yanıtladı.
Bakan Fidan, Suriye'deki çatışmalı durum ve Gazze'deki kriz başta olmak üzere gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Fidan'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle: "MÜDAHALE EDERİZ" AÇIKLAMASI
("Suriye’nin bölünmesi bizim için milli güvenlik sorunudur, müdahale ederiz" açıklaması hatırlatılarak) Suriye'nin Türkiye'nini milli güvenliği için olan önemi tartışılmaz. Komşularımız bizim için hayati yaşam alanları. Buradaki problemlerle meşgul olmak istemiyoruz. Bu topraklarımıza göç, ekonomik durgunluk vb olarak geri dönüyor. Bir numaralı hedefimiz bölgede istikrarı, suküneti ve güvenliği sağlamak. Bizde hegemonik bir yaklaşım yok.
Suriye'nin bölünmesinden, istikrarsızlığından faydalanacak aktörlerin Suriye'nin içinde bulunduğu çaresizlik ve ümitsizlik çukurunda debelenmesini görüyorduk. Başta İsrail'in böyle bir amacı olduğunu düşünüyoruz. Netanyahu bunu açıkça ifade etti.
Süveyda'daki olayları fırsat bilen bazı diğer grupların hareketlendiğini gördük. Biz iktidar olarak uyarımızı vermek zorundaydık. Çünkü Suriye'de birlik bütünlük istiyoruz. Oradaki grupların bunun altın dengesini bulup o formülle gitmeleri gerekiyor. Biz İsrail'e hem kendi istihbarat kanallarımız üzerinden, ister muhataplarımız üzerinden aynı mesajı gönderiyoruz. Bizim gizli ajandamız yok. Biz diyoruz ki hiçbir ülke Suriye'ye tehdit oluşturmasın, Suriye de kimseye tehdit oluşturmasın. Bizim anlayışımız bu. Bizlerin bölgenin evlatları olarak barış içinde yaşamayı becermemiz, bu sistemi kurmayı becermemiz lazım. TÜRKİYE'DEN ŞAM'A DESTEK BEYANI
İşbirliği yapmak kadar normal bir şey yok. Biz bunu Irak ile başka ülkelerle de yapıyoruz, Suriye'de neden yapmayalım. Suriye'de temel devlet kurumlarının yeniden yapılandırılması konusunda çok ciddi yardımlara ihtiyacı var.
SÜVEYDA'DAKİ OLAYLAR
Bölgede belli grupların kendini güvenli hissetmemesi, Osmanlı'nın çekilmesinden itibaren başlıyor. Burada üstü örtülmüş belli sorun alanları var. Bedevilerle Dürziler arasında cereyan eden çatışmalara, merkezi yönetimin müdahele etme çabasına İsrail'in engel olduğunu görüyoruz. Merkezi güçler orada olmazsa orada karşılıklı katliamı kimse engelleyemez. Bunlara rağmen bir anlayış birliği oluştu. Amman'da bir araya geldik. Sadece Dürzilerin üç kolundan biri her türlü anlaşmaya karşı oldukları yönünde bir dil kullandılar. Taraflar arasındaki görüşmeler devam ediyor.
Ahmed eş-Şara kapsayıcı bir siyaset uygulamaya çalışıyor. Bölgede birbiriyle hesaplaşan birçok grup var. Suriye'de devlet dışında silahlı grup olmamalı. Ben Şara'nın elindeki imkanlarla müdahele ettiğine inanıyorum. ABD NE İSTİYOR?
ABD'nin bölgede yapıcı bir rol oynadığını gördük. Sayın Trump'ın bölgeye gönderdiği ve ABD'nin Suriye Temsilcisi olarak atanan Tom Barrack, belli bir tarafsızlığı yansıtma gayretinde olan yeni bir yaklaşımın temsilcisi. Yıllardır beklediğimiz özgün bir vizyon. Biz bunu takdir ediyoruz. Hegemonu beklerseniz, hegemon gelir raconunu keser, istediğin alır, geldiği halinden daha fazlasını bırakır ve çeker gider.
Sayın Barrack gerek İsrail ile gerek Suriye, Ürdün ve bizimle yaptığı görüşmelerde çok yoğun mesai harcadı. Şimdi belli bir sakinliği yaşıyoruz. Umarım böyle devam eder.
SDG'YE UYARI VE ÇAĞRI
Süreç devam ederken şimdi Süvelde'deki durum ortaya çıkınca bir gündem kayması ister istemez ortaya çıkıyor. Ancak bizim gündemimiz kaymıyor. SDG'nin vakit kaybetmeden, gönüllük içerisinde merkezi hükümetle bir anlaşmaya varması, bu anlaşmanın harekete geçmesi için sahici ve aması olmayan adımlar atması, güvenlik için Türkiye'nin şahit tutulması önemli. Belli şeyleri bahane ederek bu ülkede silahlı yapıların varlığını devam etmesi kabul edilebilir değil. YPG'nin silah barıkmasını bekliyoruz.
Tom Barrack'ın SDG'ye yönelik açıklaması yerinde bir çağrıdır.
PKK'NIN SİLAH BIRAKMASI
Biz Irak’taki PKK senaryosunu, Suriye’deki PKK senaryosunu tekrar tekrar yaşayıp ülkemizin, halkımızın gelecekteki 40 yılını önceki 40 yılı gibi yaşatmaya hakkımız yok. Süreç devam ederken vatandaşımızın endişelenmemesi lazım. Beklentimiz hiçbir tehdidin kalmaması. Irak’ta, Suriye’de, İran’da silahlı unsurlar var. Bunların hepsi takip edilmesi gereken hususlar. Son 10 yıldır PKK’yı bu topraklardan attık Suriye’de Irak’ta bela. Biz ‘bana ne’ diyebiliriz buna. Silah ve çatışma dilini kullanmadan daha medeni bir anlayışla dönüşüm mümkün. Biz örgütün, halkın ve diger ülkelerin başına bela olmasını önlemeyi çalışıyoruz.
GAZZE'DEKİ DURUM
Bu başı gözü dönmüş azgınlığın bir yerde son bulacağı açık. Bu dünyanın mı İsrail'in mi başına bela açacak, bunu göreceğiz. Ancak Dünya'da herkes bundan bir şekilde etkileniyor. İsrail'i destekleyen birçok ülke tepki göstermeye, bizim bu şeytanla işimiz yok demeye başladılar. Son olarak Fransa Filistin'i tanıyacağız diye bir açıklama yaptı.
ATEŞKES GÖRÜŞMELERİ
Görüşmeler epeydir devam ediyor. ABD'liler yönünden bir krize girilmiş gibi görünüyor. Üç tane tıkanmış alan var. Ateşkes olduğu zaman insani yardımlar kim eliyle dağıtılacak. Bu konuda taraflar anlaşamıyor. İkinci konu, şu anda Gazze'nin içerisinde bulunan İsrail kara birliklerinin geri çekilmesi ve konuşlanacakları yerler. Üçüncü konu, bu iki konuda anlaşıldığı varsayılırsa, Hamas tarafı tekrar soykırım mekanizmasının tekrarlanmaması için garantiler istiyor. İsrail soykırım politikasında şöyle bir şey yapıyor: Gazze'yi yakıp yıkmanın dışında insanları açlıktan öldürerek de yaşanmaz bir yer haline getirmeye çalışıyor. İsrail istihbarat yetkililer ülke ülke dolaşarak, Filistinli mültecileri almaya zorluyorlar.
UKRAYNA-RUSYA İSTANBUL TOPLANTISI
Bu hafta bizi meşgul eden bir konuydu. Cumhurbaşkanımızın çok ilkeli bir tutum izlediği, kurumların çok iyi koordine olduğu bir süreç yürütülüyor. Bu savaşın bölgesel küresel çok ciddi etkileri var. İnsani trajedisi bir tarafa, koca koca şehirler mahvolmuş, bunlar bir tarafa, uluslararası arenada daha büyük bir savaşı ve bölünmeyi mümkün kılacak bir durumla karşı karşıyayız. Bu karmaşık ve maliyetli bir savaş. Nükleer silah hariç her şeyin kullanıldığı bir savaş. Toplantıda liderler hangi şartlar altında nasıl bir araya gelmesi konusu tartışıldı. Türkiye'de bir liderler zirvesi düzenlenmesi konusunda prensipte anlaşılmıştı. Burada müzakere heyetlerine büyük iş düşüyor. Şimdi ağır ağır konuşuldukça ortada buluşulmaya yönelik bir irade görüyorum. Bu şekilde devam edilirse bir ara çözümün çıkacağına inanıyorum. Herkesin açmadığı bir el var. Biz ortam oluşturmaya çalışıyoruz.
EUROFIGHTER ALIMI
Çok katmanlı bir süreç var. Belli uçakların gözden geçirilmesi, yerli üretimler vs. Eurofighter'ı envanterinde bulunduran ülkeler var. İki üç yıldır görüşmeler sürdürüyoruz. Aldığınız uçak sadece uçurmayla ilgili değil. Personel, mühimmat, yazılımları, bakım onarımları gibi birçok husus var. Basit bir karar değil. Bir sistemi değiştiriyorsunuz. Cumhurbaşkanımızın hem kendi düzeyinde hem de bizlar aracılğıyla görüşmeleri ile belli bir düzeye getirildi. İnşallah bundan sonra teknik heyetler bu konuda kendi muhataplarıyla yapacakları görüşmelerde bir noktaya gidecekler. Karşınıza beklenmedik şartlar çıkabiliyor. Siyasi olarak tıkandıkları bir konu olursa, tıkandıkları noktada bize gelebilirler.
SHENGEN VİZESİNDE KOLAYLIK KARARI
Birkaç ülkenin aldıkları muhalefet kararları var. Bu konuda yoğun bir diplomasi sürdürüldü. Çok ciddi bir çalışma oldu. Neticesinde böyle bir karar alındı. Avrupa ile vize serbestisi ile atılacak atımlar önemli. Bu konu Türkiye'nin AB perspektifinin canlı tutulması için önemli.
İRAN-İSRAİL SAVAŞI
Yeni bir çatışma olasılığı her zaman mümkün. Taraflar 12 günlük savaştan çıkardıkları dersleri şu anda hayata geçiriyorlar. Özellikle İsrail bir durup bunlara bakabilir. Ben İran'ın kendisine saldırılmadan, saldırmayacağına inanıyorum. Nükleer müzakerelerde bir uzlaşmaya ulaşılırsa ben bir savaş görmeyeceğimiz düşünüyorum.
Ziyaretçiler Göremez, Görmek için Giriş yap veya üye ol.