Bir Nokia 6600 Kullanıcısının "Taş Devri'nden" Olduğunu Gösteren 33 Kanıt
* Telefonu cebinden çıkarırken, sanki Kılıçdaroğlu'nun ceketinden çıkardığı o meşhur soğan gibi bir ağırlık ve hacim hissedilir.
* Mesaj yazarken T9 sözlüğün azizliğine uğrayıp "Naber" yerine "Mabet" yazdığı çok olmuştur.
* Onun için "uygulama mağazası", mahalledeki telefoncunun "abi sana oyun yükleyeyim mi?" diye sorduğu vitrindir.
* "Megapiksel" kelimesini duyduğunda, aklına gelen tek şey VGA (640x480) kamerasının o buğulu, sanatsal (!) fotoğraflarıdır.
* Telefonun şarjı bir hafta gidince sevinir, çünkü yanında taşıdığı yedek bataryayı kullanmasına gerek kalmamıştır.
* "Bluetooth ile bir şey yollasana" dendiğinde, iki telefonu birbirine değdirip 15 dakika beklemenin kutsal bir ritüel olduğuna inanır.
* Hafıza kartı dolduğunda, 3GP formatındaki "Recep İvedik" videolarından hangisini sileceğine bir türlü karar veremez.
* Joystiği o kadar çok kullanmıştır ki, artık parmağında nasır değil, küçük bir krater oluşmuştur.
* Zil sesi olarak hala "Crazy Frog" ya da "Sandstorm" kullanıyorsa, o kişi zamanda sıkışıp kalmıştır.
* Telefonu yere düşünce endişelenmez, yerdeki fayansın kırılıp kırılmadığını kontrol eder.
* "Selfie" çekmeye çalıştığında, kendini vizörde göremediği için kolunu uzay mekiği gibi uzatır ve ortaya sadece alnının yarısının çıktığı fotoğraflar çıkar.
* İnternete girmeye çalıştığında, GPRS logosunun çıkmasını beklerken bir kahve yapıp içecek kadar vakti olur.
* Onun için "mobil bankacılık", ATM'nin yanında telefonla konuşmaktır.
* Telefonun temasını değiştirmek, onun için en büyük "kişiselleştirme" hamlesidir. Özellikle alevli kurukafa temaları favorisidir.
* Birine "akıllı saat" gösterdiğinizde, "Ne güzel, hem saati gösteriyor hem de... Başka ne işe yarıyor?" diye sorar.
* Yanlışlıkla kamerayı açtığında, kendi yüzünü görüp "Aaa, n'oluyo ya?" diye kısa süreli bir panik yaşar.
* Galerisinde mutlaka bir adet, ne olduğu anlaşılmayan, tamamen karanlık ve flu bir "cepte çekilmiş" fotoğraf vardır.
* "Telefonum dondu" dediğinde, gerçekten de telefonun soğuk olduğunu kastetme ihtimali vardır.
* Ona göre en iyi oyun hala "Bounce" veya "Snake"tir.
* Bir kafede herkes telefonunu şarj ederken, o gururla dolu şarjını gösterip "Benimki daha 3 diş" der.
* "Kızılötesi" portunu hala işe yarar bir teknoloji sanır ve veri aktarımı için iki telefonu hizalamaya çalışır.
* Telefonun kasası o kadar çok çizilmiştir ki, artık ona "vintage" bir görünüm kazandırdığını iddia eder.
* Birisi "QR kod okut" dediğinde, telefonun kamerasıyla koda anlamsızca bakar.
* Video izlemek için en iyi platformun, hafıza kartına atılmış 144p kalitesindeki videolar olduğunu düşünür.
* Telefon rehberinde hala "Ayşe Okul", "Ali İş" gibi kayıtlar vardır, çünkü gruplama özelliği yoktur.
* Mesaj sesini duyduğunuzda, Nokia'nın o klasik "bip-bip bip-bip" sesini duyup nostalji yaşarsınız.
* Telefonuyla yol tarifi almaya kalktığında, harita uygulamasının yüklenmesi o kadar uzun sürer ki, yoldan geçen birine sormak daha hızlıdır.
* "Podcast dinliyorum" dediğinizde, "O hangi radyo kanalı?" diye sorabilir.
* Telefonun kenarlarındaki soyulmuş gümüş renkli boyayı, tasarımın bir parçası zanneder.
* Birisi ona WhatsApp'tan konum attığında, "Bana adresi yazsana, bu ne?" der.
* Telefonun alarmını kurduğunda, o meşhur polifonik melodiyle bütün apartmanı ayağa kaldırır.
* Ekran kilidi deseni veya parmak izi okuyucu onun için bilim kurgu filminden fırlamış teknolojilerdir. Gerçek güvenlik, tuş kilididir.
* Ve en önemlisi: Bütün bu maddelere rağmen telefonundan memnundur ve "Bu telefon daha 10 sene gider!" diyerek modern teknolojiye meydan okur.
* Telefonu cebinden çıkarırken, sanki Kılıçdaroğlu'nun ceketinden çıkardığı o meşhur soğan gibi bir ağırlık ve hacim hissedilir.
* Mesaj yazarken T9 sözlüğün azizliğine uğrayıp "Naber" yerine "Mabet" yazdığı çok olmuştur.
* Onun için "uygulama mağazası", mahalledeki telefoncunun "abi sana oyun yükleyeyim mi?" diye sorduğu vitrindir.
* "Megapiksel" kelimesini duyduğunda, aklına gelen tek şey VGA (640x480) kamerasının o buğulu, sanatsal (!) fotoğraflarıdır.
* Telefonun şarjı bir hafta gidince sevinir, çünkü yanında taşıdığı yedek bataryayı kullanmasına gerek kalmamıştır.
* "Bluetooth ile bir şey yollasana" dendiğinde, iki telefonu birbirine değdirip 15 dakika beklemenin kutsal bir ritüel olduğuna inanır.
* Hafıza kartı dolduğunda, 3GP formatındaki "Recep İvedik" videolarından hangisini sileceğine bir türlü karar veremez.
* Joystiği o kadar çok kullanmıştır ki, artık parmağında nasır değil, küçük bir krater oluşmuştur.
* Zil sesi olarak hala "Crazy Frog" ya da "Sandstorm" kullanıyorsa, o kişi zamanda sıkışıp kalmıştır.
* Telefonu yere düşünce endişelenmez, yerdeki fayansın kırılıp kırılmadığını kontrol eder.
* "Selfie" çekmeye çalıştığında, kendini vizörde göremediği için kolunu uzay mekiği gibi uzatır ve ortaya sadece alnının yarısının çıktığı fotoğraflar çıkar.
* İnternete girmeye çalıştığında, GPRS logosunun çıkmasını beklerken bir kahve yapıp içecek kadar vakti olur.
* Onun için "mobil bankacılık", ATM'nin yanında telefonla konuşmaktır.
* Telefonun temasını değiştirmek, onun için en büyük "kişiselleştirme" hamlesidir. Özellikle alevli kurukafa temaları favorisidir.
* Birine "akıllı saat" gösterdiğinizde, "Ne güzel, hem saati gösteriyor hem de... Başka ne işe yarıyor?" diye sorar.
* Yanlışlıkla kamerayı açtığında, kendi yüzünü görüp "Aaa, n'oluyo ya?" diye kısa süreli bir panik yaşar.
* Galerisinde mutlaka bir adet, ne olduğu anlaşılmayan, tamamen karanlık ve flu bir "cepte çekilmiş" fotoğraf vardır.
* "Telefonum dondu" dediğinde, gerçekten de telefonun soğuk olduğunu kastetme ihtimali vardır.
* Ona göre en iyi oyun hala "Bounce" veya "Snake"tir.
* Bir kafede herkes telefonunu şarj ederken, o gururla dolu şarjını gösterip "Benimki daha 3 diş" der.
* "Kızılötesi" portunu hala işe yarar bir teknoloji sanır ve veri aktarımı için iki telefonu hizalamaya çalışır.
* Telefonun kasası o kadar çok çizilmiştir ki, artık ona "vintage" bir görünüm kazandırdığını iddia eder.
* Birisi "QR kod okut" dediğinde, telefonun kamerasıyla koda anlamsızca bakar.
* Video izlemek için en iyi platformun, hafıza kartına atılmış 144p kalitesindeki videolar olduğunu düşünür.
* Telefon rehberinde hala "Ayşe Okul", "Ali İş" gibi kayıtlar vardır, çünkü gruplama özelliği yoktur.
* Mesaj sesini duyduğunuzda, Nokia'nın o klasik "bip-bip bip-bip" sesini duyup nostalji yaşarsınız.
* Telefonuyla yol tarifi almaya kalktığında, harita uygulamasının yüklenmesi o kadar uzun sürer ki, yoldan geçen birine sormak daha hızlıdır.
* "Podcast dinliyorum" dediğinizde, "O hangi radyo kanalı?" diye sorabilir.
* Telefonun kenarlarındaki soyulmuş gümüş renkli boyayı, tasarımın bir parçası zanneder.
* Birisi ona WhatsApp'tan konum attığında, "Bana adresi yazsana, bu ne?" der.
* Telefonun alarmını kurduğunda, o meşhur polifonik melodiyle bütün apartmanı ayağa kaldırır.
* Ekran kilidi deseni veya parmak izi okuyucu onun için bilim kurgu filminden fırlamış teknolojilerdir. Gerçek güvenlik, tuş kilididir.
* Ve en önemlisi: Bütün bu maddelere rağmen telefonundan memnundur ve "Bu telefon daha 10 sene gider!" diyerek modern teknolojiye meydan okur.